26 Eylül 2010 Pazar

Artık Susun !

        Kuyruk acısı olan insanlar çok acınası değil mi? Düşünsene sürekli her  şeyden kendine bir pay çıkaran, her şeye direk balıklama atlayan insanlar onlar. O kadar komik, acınası ve alçaklar ki, sadece gülebiliyorum.
        Benim etrafımda çok var o dingillerden. Amma yalandan adamsınız aslında. Hatta adam demek bile yanlış size. Nasıl kendinizi adam zannedebiliyorsunuz, nasıl bu denli ikiyüzlü olabiliyorsunuz, nasıl bu kadar şeref ve onurdan yoksun olabiliyorsunuz, nasıl sadece çıkarlarınız uğruna "Kardeşim !" dediğiniz insanlara şerefinizi ayaklar altına alıp terbiyesizlik, utanmazlık yapbiliyorsunuz?
        Ellerinizden pislik, gözlerinizden şeytanlık, ruhunuzdan hayvanlık akıyor. Siz 5 kişi bir araya geldiğinizde dünyanın en aşağılık adamları oluyorsunuz. Sağlam durmamız ve gocunacak bir şeyimiz olmaması sayesinde sizden korunuyoruz, sadece gülüp geçiyoruz biz.
        Neden bu kadar içinizde patladı bazı şeyler? İstediğinizi elde mi edemediniz? Çok yakınım diye aslında başka duygular besleyip siktir mi yediniz? Yavşaklığınız size elizabethten başka bir şey kazandırmadı diye mi tüm bu şerefsizliğiniz?
        Gerçekler acıdır beyler ama siz zor durumda kaldığınızda ananızı bile gözden çıkarırsınız. O kadar yavşak ve şerefsizsiniz ki kendinizi bile satarsınız. Ne ruhunuz ne de onurunuz 3 kuruş eder. Sizle geçirdiğim onca zamana yazık. Fakat gözlerimi 108 cümlede açıp gerçeği görmemi sağladığınız için teşekkürler. En azından artık sizinle aynı ortamda bulunarak zaman kaybetmek yerine yalnızca sizi ifşa ederek zaman geçiriyorum, tüm herkes görsün nasıl gurursuz, onursuz köpekler olduğunuzu.
        Komik olan şu ki hala çıkıp ahlaktan, bilgiden, adamlıktan falan bahsederek kendinizi bir şey zannediyorsunuz. Yahu çok uygun fiyatlara boy aynaları satılıyor, alın da bir bakın. Bir özeleştiri yapın da "Biz adam mıyız?" sorusunun cevabının "Hayır! " olduğunun farkına varın.
        Hayatta her zaman en altta kalacağınızı unutmadan yaşayın onursuz hayatınızı. Kuyruk acınızın sizi ele geçirmesine izin vererek geçirdiğiniz zamanların hayatınızın ne çok bir bölümünü kapladığının farkına vararak devam edin. İçinizde patlayan herbir şeyin sizi nasıl daha da şerefsizleştirdiğini de unutmayın. Artık bizden uzak durun. Yediğiniz boklar kendinize kalsın, bizden ayrı durun.

23 Eylül 2010 Perşembe

Affedin Beni

Ağzımı dilimi tutmayı öğrenemedim ben. Şu yaşıma geldim hala öğrenemedim.
              İnsanları kırdıktan sonra farkediyorum ama hep. Hadi kimse umrumda değil de, en değerli varlığımın canını acıtmak asıl problem.
              Aslında asla istemediğim, asla içimden gelmeyen şeyleri sırf iyilik olsun, sırf biraz rahat olsun ortam diye söylüyorum, ancak sonunu düşünmeden harekete geçmem yüzünden malesef hep kırıcı oluyorum.
              Hoşgörün beni, patavatsızlığıma, boşboğazlığıma verin.
Ama aslında düşündüğümden hep bunlar.
              Sadece bazen ifade sorunları yaşıyorum.
Özellikle ona karşı nasıl kırıcı olabilirim ki, "Hayatım" dediğim, "Herşeyim" dediğim, tüm ömrümü birlikte geçirebileceğim varlığa karşı, nasıl nasıl?
             Özür dilerim.
Seni istiyorum yanımda, alınma lütfen o söylenenlere, sensiz bir hayat zehir burada.
             Seni istiyorum yanımda.
YALNIZ seni.

9 Eylül 2010 Perşembe

Hayat Çok Garip

Hayat ne kadar garip.
        Dün senin için en değerli olan bugün sanki düşmanmışçasına nefret kusuyor. Belki içte kalanar buna sebep, belki söylenemeyenler, belki de özlemler.
        Sanki içinde çiçekler açtıran, elini ayağını titreten her şey gün gelip tam tersine dönmek zorundaymış gibi davranıyor insanlar. Oysa kısa ve yalan dünyada değer o kadar kolay verilmiyor kimseye. O adar da kolay bitip tükenmemeli.
        Çok yakınımda gerçekleşen bir hadiseye  bu söylemler. İç yüzünü bildiğim, neredeyse inciğini cinciğini bildiğim bir birlikteliğin şimdiki hali. Bu kadar farklılık şaşırtıyor ancak. Kırıcılık hat safhada,  sanki taraflar 2 yıl önce sevgiyle birbirini saranlar değilmiş gibi.
        Anlaşmazlıklar yıpratır insanı belki ancak bu kadar çirkefleştirmemeli. Eğer ki sıradan bir hadiseydiyse o geçmişteki, o zaman o kadar uzun da sürmemeli. Fakat değerine gölge düşürmek fütursuzca zaten kendini küçültmekten başka bir şey değildir fikrimce.
        Dışarıdan bakıyorum aslında tüm o olan bitene fakat bir o kadar da içindeyim. Hayatta herkesin başından geçmiş veya geçebilecek bir olay bu. ncak bunu yaşamayan malesef hiçbir zaman vakıf olamaz o an hissedilene, o an dilden dökülüp elden gelene. Ne yaptığını bilmez halde savrulurken etrafa dayanacak bir destek gerek insana. Herkes olamaz o desteği. Her şeyden önce kendine güven gerek. Kendini bilip ifade edebilmek, herkese doğru tanıtabilmek gerek. Senden yardım isteyen bir eli "Kalk lan ayağa! " diyerek güçlendirmek, geri çevirip kırmaktan başka bir şey değildir böyle durumlarda.
        Hayat çok garip.
Dün seni öpüp kollarında saklayan, bugün sanki 40 yıllık hasmın gibi. Tanınmaz halde.
        Hayat çok gaip.
Acınacak halde olan aslında üzülen değil, utanmazca o günleri hiçe sayan.